26 Haziran 2025 Perşembe

Esen

Işık olan kendime,

ışık olarak yaklaşıyorum.

Birbirimize uzanan
aynı parıltının iki ucuyuz
ve birleştiğimizde
bütün zincirler,
bütün prangalar
bir anda, birden
çözülüveriyor.

O an,
tam bir ışık oluyoruz.
Eteklerimde
uçuş uçuş serinlik,
tenimde hafiflik,
içimde çocuksu bir şenlik…

Güzel bir kapıdan süzülüyorum,

sonsuz bir huzurun
tam içine dalıyorum

sessiz, serin ve derin.

Nihayet esenlik.

10 Mart 2025 Pazartesi

Ateşiniz var mı?

Metrodan çıktım. Çok soğuk, çoktan kararmış bir hava. Delice bir Şubat soğuğu işte.

Önümde biri dikilmiş sigarasını yakmaya çalışıyor.

Ne ayak bu, yolu da engellemiş.


Otobüse yetişmem lazım ya çekil şurdan be adam.

Çakmağı yanmıyor sanırım.


Kapüşon kafalı arkasına döndü.

Ben varım arkasında.

Ateşiniz var mı dedi.

Ateşim var ama sigara kullanmıyorum dedim.

Durdu. 

Bir kıvılcım mı lazım yoksa hasta mısınız dedi?

Kelimeler… kelimeler… Binbir çeşit anlamlı kelimeler…

İçimden kikirdedim.

Hayır dedim.


Anladı mı acaba diye buz kestim kaldım bir an. Şok oldum yani.


O zaman neden oyalıyorsun beni dedi.

Ama ateş için biraz çaba gerekir dedim.

Durdu.


Bir adım attı bana doğru.

Eyvah, anladı mı yoksa ne demek istediğimi, anladıysa yandık…

Gözlerindeki hareler alev çemberine dönüşüp kabardı. Kabardı ve büyüdü. Sonra vücudunun diğer yerleri de kabardı… Adam tam bir yürüyen alev. Artık onun da ateşi var… Ama hasta değiliz…


Ben korktum, sadece dalga geçmiştim…

Bir adım daha yaklaşmış ne ara yaklaştı…

Ateşimi ona vermeyeceğimi anladı sanırım.

Çok öfke abicim, bu ne öfke. Bu kadar öfke fazla abicim diyorum içimden. Bir adım geri attım.

Herkesle dalga geçilmez bunun matematiği neydi ya birisi öğretmemiş mi bunu bana.

Ateşin bol olsun dedim.

Koşmaya başladım.

Kovalandım.

Hiçbir zaman kovalanmadığım gibi.

Demek böyle mi oluyormuş.

Uf hayır saçmalama o öyle bir şey değil. Kovalanıyorum hala. Neden durmuyor ki. Hani hızlı koşuyordum ben? Ayy aman o koşmak da bu koşmak değildi değil mi? Yürüme ile koşmayı zaten hiç ayarlayamadım ki. 

Nefesim kesilmek üzere. Keşke diğer koşmalarımda da nefesim kesilse de dursaydım. Ama ateşimi görmüşlerdi o an, duramazdık… Şu an durum başka kızım.

Duramadım hiç. Yine durma. Şaka kaka olacak yoksa.

Arkama bakmak için zamanım yok, dönemiyorum ama nefesini duyuyorum, ayak sesi benimkine karışıyor onu tam ayırt edemiyorum. Umarım başka türlü bir şeyi bana karışmaz.

Arkama çok baktım. Ah bu arkam beni ne hallere düşürdü. Bunları düşüneceğime atlatmayı düşünsem… Av olduk durduk yere iyi mi?

Anlamaz sanmıştım. Ama tabi herkes benden zeki, daha zekice yap bir dahakine şunu.

Kaç kilometre koştuk lan. Vereceğim şimdi şurda son nefesimi. Nereye koşuyorum ben. Düşünmekten adam akıllı bir yere de koşamadık. Şu kalabalık durağa karışıp kaybolmalıyım. Ama ya benim içimdeki ateş ne olacak? Kaçış ne zaman kurtuluş oldu ki zaten. Ancak ateşimi büyüttü. Adamın aklında ateş yoktu onun aklına da düşürdük…

4 Ocak 2025 Cumartesi

Doğanın Kanunsuzları

Üzülme evlat,

Yuvadan atılmış olmak

Bir son değildir.

Yeniden doğup,

Ayağa kalkıp,

Devam etmek demektir.

Ölüm içine çeker.

Annen iter.

Sense yükselirsin.

Yükseğe daha yükseğe.

22 Temmuz 2024 Pazartesi

Ateşle Dans

Önce ılıklığıyla içine çekip kandıran sonra sinsice yakan bir ateş.


Özgürlüğün ateşine kapılıp ben de o ateşin bir parçası oluyorum.


Teslim oluyorum, ateşe mi özgürlüğe mi bilmiyorum.


Tamamlanmak, olmak ya da aidiyet… 


Bunca arayışım bunca çabalayışım sanki anlamsız.


Sadece özgürlüğe teslim olmak, sadece içine düştüğüm ateşe teslim olmak, sonsuz teslimiyet ve yanmak. 


Artık hem özgürüm hem teslim.

14 Nisan 2024 Pazar

Cam Kırığı Diye Yazılır

Cam kırığı gibi yazılır

İnsan gibi görünür

Gözyaşı döker

Un ufak olur

Ya da

Paramparça.

Kanlı canlı görünür,

Aslında

Cam gibi kırılgandır.


Cam kırığı diye yazılır

Can kırığı olarak okunur

Cam kırığı diye okunur

Aslında

Kalp kırılmasıdır o.

10 Ocak 2023 Salı

Yok

Üç tane bazıları vardır.

Bunların ikisi;

Bizden almadıkları dertleri terk etmiyorlar, “Nasıl iyi mi böyle travmalı yaşamak?”

Diye sormak istedim bazılarına, bazılarına ise bununla beraber çok daha fazla şey sormak isterdim… 


Bazıları var gibi görünüp aslında yok, bazıları ise hiç yok.

Bazıları gölge, bazıları hiçlik.


“Yoklukları” ile sınandığımız insanlar yok olma gerçekliği ile yüzleşebilirlerdi. 


Eğer travmaları ile yüzleşmeyi bilselerdi…


Bazıları yüzleşmek ne demek onu bilmiyor, bazıları yüzleşmek ne demek bilip yüzleşmiyor.


Dertlerini bizden almadığını bilen üçüncü bazıları sonsuz huzur sizinle olsun…


Üçüncü bazıları varlıklarını sonsuza dek yaşatırlar yani onlar ölümsüzdür.


Diğer iki grup bazılarının varlıkları şu şekildedir; yokluk, yoklu, yokl, yok, yo, y,  .

16 Aralık 2022 Cuma

Acı Paradan Büyüktür

Maddi gücünüz sınırlı ise acınız da sınırlıdır. Manevi gücünüz sınırlı ise acınız sınırsızdır. Acı ile para doğru orantılı, acı ile “manevi güç” ters orantılıdır. 

Maddi gücün adı para olur/olabilir hatta oldu. Manevi güç… Bir ad koyamıyorum. Bir sürü adı var aslında. Yapabilirsin, hadi, destek, motivasyon, aslansın kaplansın sen yaparsın, aferin, bravo, tebrik ederim, helal; kadar çok ad alabilirken bazen varlığından bi haber yaşanan, ne olduğu bilinmeyen, ilk kez duyulmuşçasına garipsenen ve hatta küçümsenen bir şey, önemsiz bir şey olabiliyor manevi güç… Bilinmemesi olabilir de diyemiyorum ki herkes ufak bir onay, minik bir sırt sıvazlanmasını ister… İlk kez böyle o da olabilir bu da olabilir diyemediğim noktadayım. Hayır değilim. Uzun zamandır böyleyim. Kendimi tebrik ediyorum. Bunu yapabilirdim ve yaptım. Biricik kendim.

Hayal kırıklığı yaratanların arkada bıraktığı ise acı dağ gibi bir motivasyon kaynağına dönüşür.

Teşekkürler hayat.

3 Eylül 2022 Cumartesi

Yeni Biri Aynı Eski Hatalar (New Person Same Old Mistakes)

 Havada rüzgar yerine en güzel şarkılar var. Tüm derdim tüm kederim en keyifli en heyecan verici danslara dönüşüyor. İnsanların attığı her adım çiçeğe, çimene ve ağaca dönüşüyor. Görmüyor musun? İnsanların bir gülüşü, eskimiş derilerini üzerinden atıp yeni, en iyi ve en güzel derilerine kavuşturuyor. Kahkahaları yer çekimini yok edip istediği yüksekliğe uçmasını sağlıyor. Bir bakıyorsun ki kahkaha atanların kanatları ortaya çıkıyor. Ben aşık oldum onların düşüncesi umrumda değil. Ben bunları görüyorum.

Tüm bunları yalnız ben fark etmişim gibi davranıyorlar. Onlar benim baktığım açıdan göremiyorlar. Ben aşık oldum onların düşünceleriyle ya da tüm bunların sahte oluşuyla ilgilenmiyorum.

Her şeyi denedim. Sevdiğim, sevmediğim her şeyi. En iyi ben oldum. Yeni bir ben oldum. Ben aşık oldum.

Tüm bunlar yalan da olsa ben bu yalanlara inanıyorum. Bu sahtelik benim gerçeğim. Kahkahaların kanat çıkarması benim gerçeğim. Uçtuğum benim gerçeğim. Artık çok geç, ben aşık oldum.

Hep beklediğim duygu buydu. Şimdi tüm bunlar gerçek değil diyemezler. Bunlar gerçek ben bunları hissediyorum ve görüyorum. Bu hisle yaşamak, onunla olmak istiyorum. Yalan ya da yanlış olsun. Bu yoldan gitmek istiyorum.

Ben uçuyorum ve artık düşmek istemiyorum. Her zaman dibi göremem. Artık yükseklerdeyim. Artık ağlamak istemiyorum.

Bilmediğim yolları söylemişler de ben duymamışım gibi davranıyorlar. Söylemediler, ben şimdi bu yoldan gidiyorum. O olmalı ben hep onu bekliyordum. Yerine başkasını koyamam ya da başka bir yoldan gidemem. Onu gözden kaybetmeden bir an önce yakalamak istiyorum. Duramam.

Hayır, ben yepyeni bir insan oldum. Eski hatalarımı yapmıyorum, yapmayacağım. Hayır, ben hayallerimin peşinden gideceğim. Hayır, yanlış da olsa onun peşinden gideceğim. Hayır, ben çok iyi ve çok mutlu hissediyorum.

...

Yağmur yağıyor. Yeryüzünde biri ya da birileri ağlarsa bir yere ya da bir yerlere yağmur yağarmış.

Kabul etmek zor oldu. Savunduğum her şey yanlışlandı. Hayal kırıklığına uğradılar. Ben de uğradım. Durmam gereken doğru yeri bilmiyordum. Oysa o da ''Ben tehlikeliyim, benden uzak dur.'' demişti. Tıpkı onların söylediği gibi; benim pişmanlıklarım onunsa şeytanları vardı.

Yanlış da olsa peşinden gitmeye hakkım vardı. Çünkü artık hata yapmayacağımı düşünüyordum. 

Gerçeği görecek kabiliyetin yok demişlerdi. Herkesin hikayesi gibi bir hikayeydi bu da. Çok da farklı değildi. Herkes gibi aynı eski hatalarımı yaptım. Herkes gibi sevdim, düştüm, sinirlendim, üzdüm, üzüldüm ve ayağa kalktım.

İnsanlar sadece yürüyormuş. Ne bahçe ne orman yapıyorlarmış. İnsanlar sadece tebessüm ediyormuş. Kimse ne yeniden doğuyor ne de değişiyormuş. Rüzgar sadece coğrafi bir olaymış. Ben şarkılara benzetmişim tınısını.

Mutsuzsan adı sadece mutsuzluk, mutluysan adı sadece mutlulukmuş. Hayat ikisini de kabul ediyormuş. Yer çekimi sahiden varmış ve kimse uçmuyormuş. Kanatlarsa yalnızca meleklerde olurmuş.

Kahkaha atınca kanatlarımın çıktığını ve uçtuğumu düşünmeye devam edeceğim. Melek olmak istemiyorum yalnızca kahkaha atmak istiyorum.

Şimdi... Yine, yeni bir insan oldum...

2 Mayıs 2022 Pazartesi

Aylak

Kurtulamıyor bazen insan kaçmak istediği şeylerden. Bazen? Hastalıklı bir ruh hiç kurtulamıyor. Bazen değil.

Adını koyamadığı travmalarından uzaklaşıp olmak istediği yerlere yaklaşmaya çalışırken travmaları sırtından asılır ve kendine çekmeye çalışır. Onlardan kaçmaya çalıştıkça sendeler, düşer. 

Kendine dönmek istiyor belki sadece… Varmak istediği yerlerden, yollardan ve yanında olmak istediklerinden bile vazgeçer kendi için. Yine de beceremez.

Yaşama tutunmak için denediği her yol dönmek istemediği travma yollarına çıkar. Aynı nefes darlıklarını, boşlukları, boş umutları ve baş ağrılarını yeniden yaşar.

Her yanılgısında, hayal kırıklığında nasıl iyileşeceğini yeniden sorgular, bilemez ve başa döner. Bu döngüden hiç çıkamayacakmış gibi hisseder ve yine boşluğa düşer.

“Olmuyordu. Huzurunu yaşadığı günde bulamayan insana kurtuluş yoktu.” (Aylak Adam)

22 Mart 2022 Salı

Kintsugi Hatlarında Yaşam

Yüzüme bakın. Belki herkes belki sadece bakmasını istediklerim. Mutsuzluğum ve umutsuzluğum yüzüme yansımış mı?

Gözyaşlarımla yıkadığım yüzümde su damlaları kalmış mı?

Yüzümü gözümü silmek için bir havlum yoktu.

“Gözyaşını sakla.” diyeceklerdi neredeyse. Ödüm patlıyordu. Neyse ki onlar yani gözyaşlarım özgürlüğüne kavuştular. Yolları kintsugiden geçmiş. Yüzümde o hatları görüyorum. Zaten bir şeyler kırılıp dökülmeden ya da kaybedilmeden kıymeti bilinmiyor ya da yola çıkmadan yolda başımıza ne geleceği.

Gözyaşımın çizdiği yollarda bir 2 milyar saniye sürüyorum. Yol altınlı…

Korkuttular beni. Ağlattılar. Susturdular. Durdurdular. Korumadılar ve sevmediler. E kıymet zaten bilmez böyleleri…

Nasıl tarif edilir ki… Yalnızlığım ve kimsesizliğim nasıl tarif edilir? Tarif mi etmek gerekiyor yoksa tamir mi? Bilmiyorum. Tamir tariften daha kolay geliyor.


Gözyaşımla yastığımı ıslattım ve bir an durakladım. “Evet ağladım ben.” dedim. Edebiyata gerek var mı? Ağladım işte. Salya sümükle edebiyat yapmak istemedim. Ağzımdan süslü sözler de çıkmıyor. Sonra bir tek ben ağlamıyorum ki diyip yazdıklarımın üzerini karalıyorum. Sonra tekrar yazıyorum herkesin sesi olmak gibi bir cüretkarlık geçiyor içimden.

 

Size daha önce bir tiradımda anlatmıştım. Körelmekten, kötüleşmekten korktuğumu bağırmıştım. Beni kimse duymadı. Sustum ancak yine duymadılar.


Köreliyorum.


Tüm iyiliklerim ve güzelliklerim soluyor. Tüm muhteşemliğim bu yabanlıkta katledildi. Beni bu şekilde törpüleyenler neyi hak ediyor? Onların ne hak ettiği beni bağlamalı mı? Ben neyi hak ediyorum? Ben nasıl çıkarım bu yozlaşmışlıktan? 

Bıraktım kendimi. Siz sakın yapmayın. Ben yaptım çünkü artık titrek ayaklarım tutmuyor. Nefesim daralıyor. Boşluğun karşısında bile zangır zangır titreyen bedenimin acizliği ile yükselişim, yeniden doğuşum… Ne zaman? Ayağa kalkmam gerekiyor…

Çırpındıkça tüysüz kaldım. Çıplak, yalınayak ve güçsüz kanatlarımla duruyorum yalnızca.

Teslim oldum.

Küçük mavi noktada toprağa karışmak için can atıyorum artık.


Kayboldum. Kaybettiler beni. Beni benim içimdeki yangında erittiler. Beni yine benimle dövdüler. Bu halde ben parçalanması zor bir metalle tasvir olmuş oldum. Paramparça ettiler beni diyemiyorum. Erittiler. Formumla oynadılar. Yendiler mi? Şimdilik bilemeyiz. Hikâyenin sonunu beklemek, okumak ya da yazmak gerekecek.

Esen

Işık olan kendime, ışık olarak yaklaşıyorum. Birbirimize uzanan aynı parıltının iki ucuyuz ve birleştiğimizde bütün zincirler, bütün pra...