#sanat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#sanat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Mart 2022 Salı

Kintsugi Hatlarında Yaşam

Yüzüme bakın. Belki herkes belki sadece bakmasını istediklerim. Mutsuzluğum ve umutsuzluğum yüzüme yansımış mı?

Gözyaşlarımla yıkadığım yüzümde su damlaları kalmış mı?

Yüzümü gözümü silmek için bir havlum yoktu.

“Gözyaşını sakla.” diyeceklerdi neredeyse. Ödüm patlıyordu. Neyse ki onlar yani gözyaşlarım özgürlüğüne kavuştular. Yolları kintsugiden geçmiş. Yüzümde o hatları görüyorum. Zaten bir şeyler kırılıp dökülmeden ya da kaybedilmeden kıymeti bilinmiyor ya da yola çıkmadan yolda başımıza ne geleceği.

Gözyaşımın çizdiği yollarda bir 2 milyar saniye sürüyorum. Yol altınlı…

Korkuttular beni. Ağlattılar. Susturdular. Durdurdular. Korumadılar ve sevmediler. E kıymet zaten bilmez böyleleri…

Nasıl tarif edilir ki… Yalnızlığım ve kimsesizliğim nasıl tarif edilir? Tarif mi etmek gerekiyor yoksa tamir mi? Bilmiyorum. Tamir tariften daha kolay geliyor.


Gözyaşımla yastığımı ıslattım ve bir an durakladım. “Evet ağladım ben.” dedim. Edebiyata gerek var mı? Ağladım işte. Salya sümükle edebiyat yapmak istemedim. Ağzımdan süslü sözler de çıkmıyor. Sonra bir tek ben ağlamıyorum ki diyip yazdıklarımın üzerini karalıyorum. Sonra tekrar yazıyorum herkesin sesi olmak gibi bir cüretkarlık geçiyor içimden.

 

Size daha önce bir tiradımda anlatmıştım. Körelmekten, kötüleşmekten korktuğumu bağırmıştım. Beni kimse duymadı. Sustum ancak yine duymadılar.


Köreliyorum.


Tüm iyiliklerim ve güzelliklerim soluyor. Tüm muhteşemliğim bu yabanlıkta katledildi. Beni bu şekilde törpüleyenler neyi hak ediyor? Onların ne hak ettiği beni bağlamalı mı? Ben neyi hak ediyorum? Ben nasıl çıkarım bu yozlaşmışlıktan? 

Bıraktım kendimi. Siz sakın yapmayın. Ben yaptım çünkü artık titrek ayaklarım tutmuyor. Nefesim daralıyor. Boşluğun karşısında bile zangır zangır titreyen bedenimin acizliği ile yükselişim, yeniden doğuşum… Ne zaman? Ayağa kalkmam gerekiyor…

Çırpındıkça tüysüz kaldım. Çıplak, yalınayak ve güçsüz kanatlarımla duruyorum yalnızca.

Teslim oldum.

Küçük mavi noktada toprağa karışmak için can atıyorum artık.


Kayboldum. Kaybettiler beni. Beni benim içimdeki yangında erittiler. Beni yine benimle dövdüler. Bu halde ben parçalanması zor bir metalle tasvir olmuş oldum. Paramparça ettiler beni diyemiyorum. Erittiler. Formumla oynadılar. Yendiler mi? Şimdilik bilemeyiz. Hikâyenin sonunu beklemek, okumak ya da yazmak gerekecek.

Cam Kırığı Diye Yazılır

Cam kırığı gibi yazılır İnsan gibi görünür Gözyaşı döker Un ufak olur Ya da Paramparça. Kanlı canlı görünür, Aslında Cam gibi kırılgandır. C...